“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelerinize dönüşür,

Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür,

Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür,

Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür,

Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür,

Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür,

Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür...”

Mahatma Gandhi

Gün içerisinde en çok konuştuğumuz kişi kim dersiniz? Elbette kendimiziz. Susmak bilmeyen iç sesimiz yapılan araştırmalara göre günlük ortalama 6000’ in üzerinde düşünce üretiyor. Kötü haber şu ki; bu düşüncelerin önemli bir kısmı olumsuzluklarla dolu. Kötü dediğime bakmayın. Bu olumsuz düşüncelerin faydası da yok değil. Onlar sayesinde kendimizi tehlikeli durumlara karşı koruyabiliyor, temkinli davranabiliyoruz. Fakat bu çoğaldığında bizi bir felakete bile sürükleyebilir.

Zihnimiz, bizim emirlerimizi alan ve uygulayan bir uşak gibidir. Düşüncelerimiz, inançlarımız, ağzımızdan çıkan sözler… Bütün bunlar zihnimiz tarafından gerçekleştirilmesi gereken birer emir olarak algılanır ve arka planda -biz çoğu zaman farkına bile varmadan- olanca gücüyle zihin harekete geçer.

“Aklıma gelen başıma geldi.”,” Bir şeyi 40 kere söylersen gerçek olur.” gibi sözlerimiz zihnimizin emir eri gibi çalışmasıyla ilgilidir.

Son zamanlarda popüler olan ritüelleri duymuşsunuzdur. Hani şu “777 aldım, kabul ettim.” türünden olanlar. İşe yaradığını söyleyen de epey çok. Tamamen haksız olduklarını söyleyemeyiz. Fakat burada marifet sayılarda ya da ritüellerde değil. Marifet kişinin kendisinde. Kişi olacağına inandığı şeyi dillendirdiğinde zihni onu emir telakki ediyor ve olması için çaba gösteriyor. Haliyle kişi inandığı şeyi yaşıyor. Psikolojide bu durumu açıklayan bir kavram bile var.

Kendini Gerçekleştiren Kehanet (Pygmalion Etkisi)

Kişi hayata ve olacaklara dair belli inançlar geliştirir. Yani hayatıyla ilgili kehanetlerde bulunur. Bu inançları zihni emir olarak gördüğü için buna yönelik davranışlar sergilemeye başlar ve kişinin kendi kehanetleri gerçek olur.

Örneğin; bir sınavda başarılı olacağına inanan biri, ona yönelik olarak çalışıp çabalar ve inandığı gibi başarılı olur. Ya da “Beni hep yalancılar buluyor.” diyen biri aslında zihnine yalancıları bul emri vermiştir. Zihni, o farkında bile olmadan arka planda dürüst olmayan insanları özenle seçer ve hayatına dahil eder. (Buraya bir dipnot eklemeden geçemeyeceğim. Her zaman böyle değildir elbette hayatın işleyişi. Her zaman, her şey bizimle ilgili olamaz. Bazen de aklımızın ucundan bile geçmeyen şeylerle karşılaşabiliriz. Her kötülük de biz aklımızdan geçirdik diye başımıza gelmiyor. Sakın ola kendini gerçekleştiren kehanet kavramını kendinizi suçlamak için bir araç olarak kullanmayın!)

Ezcümle, neye inanırsak onu yaşıyoruz. Bu yüzden ne düşündüğümüze ne söylediğimize en çok da neye inandığımıza çok dikkat etmeliyiz.

Bir şeyi gerçekten istersen, bütün evren onu gerçekleştirmek için iş birliği yapar!” diyor “Simyacı” isimli kitabında ünlü yazar Paulo Coelho.

O zaman bize düşen belli. Bütün kalbimizle isteyecek ve isteklerimiz için çaba sarf edeceğiz. “Olmayacak, başaramayacağım, yapamayacağım” gibi lafları kendimize söylemeyi bırakacağız. Düşünsenize, birine her gün “yapamayacaksın” derseniz o yapabilir mi? Çok zor.

Tabir yerindeyse kendimize vesvese vermekten vazgeçeceğiz.