Bayram... Göremediklerimizi gördüğümüz, görmeyi umut ettiğimiz günler. Uzakların yakın olduğu, masaların birleştirildiği, kahve cezvelerinin boş kalmadığı, çaydanlıktaki suyun geç vakte kadar kaynadığı kalabalık günler. Ailecek kurulan uzun kahvaltı sofraları, birlikte içilen kahveler, edilen sohbetler, elden ele sıkıştırılan harçlıklar, tadı yerinde sarmalar, şerbeti nihayet tutan tatlılar...

Ve zaman kendi hikâyesini yazıyor. Birkaç günlük bayram hikâyesini anlatıp orada bitirdi. Şimdi kaldığı yerden yenilerini yazacak. Yeni ve umutlu hikâyeler. Bir şeye rastlayacağız. Bir söze, bir muhabbete, bir sofraya... Bir kalbe, birinin yazdığı kitaba, diğerinin söylediği şarkıya... Bir gülüşe, bir bakışa... Ama illa bir şeye rastlayacağız.  Rastladıklarımız bizi yeni hikâyelere götürecek. Zamanın hikâyesi bol ve bize vereceği yeni şeyler hep var. Güzel hikâyelerin içinde olabildiğimiz bir hafta diliyorum.