Merhaba, çocukluğunuzda sokaklarda oynadığınız oyunları hatırlıyor musunuz? Ne eğlenirdik değil mi? Yerden yüksekler, yakar toplar ve çok daha fazlası...

Yeni neslin yoksunluğu "Oyun arkadaşı"

Eskilere dönüp baktığımızda sokakta hiç oyun oynamamış çocuk görebilir miyiz? Bence göremeyiz. Balkonlardan seslenen babalar, saatin kaç olduğunu hatırlatan anneler ve en güzeli ise sokakta arkadaşlarla yenilen salçalı ekmekler... Peki ya şimdiki nesil? Ellerde tabletler- telefonlar dışarıya kendini kapatmış çocuklar ve en kötüsü ise çocuklar arasındaki iletişim kopukluğu... Bir pedagog’un söylemine göre "çocuklar anne ve babalarının aynasıdır". Yani halk dilinde buna biz ne yaparsak onu görür ve uygularlar diyebiliriz. Konuyla ilgili gözlemlerim ise şu şekilde: Doğduğu andan itibaren ev ortamında veya dışarıda özellikle de bebeklik dönemindeyken çocukların yanında sürekli olarak telefonla oynamayan ebeveynlerin varlığı çocukları oyuna, arkadaşa ve yeni şeyler keşfetmeye teşvik ediyor. Yani canım anneler ve babalar burada ilk iş sizde başlıyor... Tabi ki hal böyle olunca çocuk dışarı da daha aktif ve enerjik oluyor. Arkadaş edinme kavramı ise bu nokta da devreye giriyor. Verebileceğim bir diğer örnek ise: Malumunuz yaz aylarındayız. Biz de bir tatil beldesinde geçtiğimiz günlerde sahile gitmiştik. Çocukların bir kısmı denizin ve yaptıkları kumdan kalenin tadını çıkarırken  diğer kısmı ise şezlonglarında ellerindeki telefonla oyalanmaktaydı. Tüm bunların üstüne sizlere çok mantıklı bir soru yöneltmek isterim telefonu elinize neden alıyorsunuz? Sıkıldığınız için mi? Yoksa gerçekten sosyal medya hesaplarınızda gezmek aşırı gerekli bir durum mu? Soruyu bir çocuğun gözünden yanıtlayacak olsaydık kesinlikle sıkılmak olurdu. Ve sıkıldığı zaman telefona sarılan bir çocuk mu yoksa dışarı da arkadaş edinmeye çalışan bir çocuk mu desem? Bu soruların cevaplarını kendi içinizde verebilirsiniz. Ama yine de bu çağın sorunu diyebilir miyiz? Tabi ki deriz. Aşırı dijitalleşen bir dünya da bazı şeylerin önünü kesebilmek o kadar kolay olmayacaktır. Mesela benim çocuğum da her ne kadar telefon ve televizyon bağımlısı olmasa dahi çizgi film izlemeyi her çocuk gibi tabi ki seviyor. Fakat belirli süreler bazında ve o süreleri çok aşmadan. Konumuzun aslına bakacak olursak dijital aletleri kaçış yolu olarak değil de gerçekten bilinçli şekilde çocuklarımıza sunmalıyız. Bunu uygulayabilmek çocuklarımızın hem duyusal hem de toplumsal yönelimlerinde direkt olarak etkili olacaktır.

 

Melis Köse 

Unutmayın ki, çocuklar ailelerinin yansımasıdır…

Çocuklara karşı sevgi ve şefkatin tam anlamıyla yaşandığı nice güzel anlar dilerim…