Kuru, büyük şehrin kaosundan uzaklaşarak adım attığı kırsal yaşamda, üç yıl gibi kısa bir sürede önemli bir başarı elde etti. Hem Yozgat’ta tarım ve hayvancılık potansiyelini ortaya koyan hem de bireysel çabasıyla koyun yetiştiriciliğinde adını duyuran Kuru, köyde hayatını tamamen değiştiren bir girişimcilik hikayesi yazdı.

Şehir Hayatından Uzaklaşıp Köyüne Döndü, Koyun Yetiştiricisi Oldu (6)

ŞEHİRDEN KIRSALA GEÇİŞ: BİR KARAR, BİR DEĞİŞİM

Uzun yıllar boyunca İstanbul’un kozmopolit yapısında yaşayan ve büyükşehrin getirdiği stresli ortamda bulunan Zafer Kuru, bu zorlu yaşantıyı geride bırakmaya karar verdi. Yoğun çalışma temposu, yüksek yaşam maliyetleri ve büyük şehrin getirdiği yaşam zorlukları karşısında, Kuru’nun köyüne dönme isteği güçlendi. Sonunda İstanbul’u tamamen terk ederek Yozgat’ın Yukarıoba köyüne geri döndü. Bu dönüş, sadece bir yer değişikliği değil, Kuru’nun hayatında yeni bir başlangıç ve köy yaşamına uyum sağlama sürecini de beraberinde getirdi.

Köyüne yerleşen Zafer Kuru, yeni bir yaşam kurmak amacıyla koyun yetiştiriciliğine başladı. İlk etapta 50 koyunla çıktığı bu yolda, tamamen kendi maddi imkanları ve emeğiyle, kısa sürede sürüsünü 150 başa çıkarmayı başardı. Kuru’nun koyunlarından elde ettiği süt, yün ve kuzular, hem geçim kaynağı oldu hem de köy ekonomisine katkı sundu. Bu süreçte hiçbir devlet desteği almayan Kuru, tamamen öz sermayesiyle koyunculuğa adım attı ve köyde sürdürülebilir bir hayvancılık modelini hayata geçirdi.

Şehir Hayatından Uzaklaşıp Köyüne Döndü, Koyun Yetiştiricisi Oldu (5)

BAŞARIYA GİDEN YOL: AZİM VE ÖZGÜVEN

Zafer Kuru’nun koyun yetiştiriciliğine olan ilgisi, onu köy yaşamının zorluklarına rağmen başarıya ulaştırdı. Hayvanlarının bakımına büyük özen gösteren Kuru, sürüsündeki her koyunun sağlığından sorumlu. Koyunların hastalıkları, doğum süreçleri ve diğer bakım ihtiyaçlarıyla birebir ilgilenen Kuru, bu çabasıyla hayvanlarına olan bağlılığını ve işine olan sevgisini de gözler önüne seriyor. Kuru’nun her gün koyunlarının başında olması ve onların sağlıklı gelişimleri için sarf ettiği çaba, bu işin sadece bir ekonomik faaliyet değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı olduğunu gösteriyor.

Zafer Kuru, koyunculuk yaparken yaşadığı deneyimleri şu sözlerle ifade ediyor: "İstanbul’daki yaşam stresli ve yorucuydu. Köydeki hayat ise sakin ve doğal. İlk başlarda zorlansam da koyunculuğa alıştım. Başlangıçta sadece 50 koyunum vardı, şu anda bu sayı 150’ye ulaştı. Her biriyle tek tek ilgileniyorum, onların bakımları, sağlıkları ve doğum süreçleriyle bizzat ilgileniyorum. Koyunculuk emek gerektiren bir iş ama bu işi severek yaptığım için karşılığını da alıyorum."

Şehir Hayatından Uzaklaşıp Köyüne Döndü, Koyun Yetiştiricisi Oldu (4)

KOYUNCULUĞUN ZORLUKLARI VE KIRSAL YAŞAMIN FAYDALARI

Koyun yetiştiriciliği, Zafer Kuru’nun ifade ettiği gibi, zorluklarla dolu bir süreç. Hayvanların bakımı, doğumları, hastalıkları ve beslenmeleri ciddi bir emek ve zaman gerektiriyor. Özellikle kırsal alanda bu işleri tek başına yürütmek, Kuru’nun karşılaştığı en büyük zorluklardan biri. Ancak bu zorluklar, onun için aşılması gereken engellerden öte, bir yaşam biçimi haline gelmiş durumda. Her sabah koyunlarını otlatmak için meraya çıkaran Kuru, kırsal yaşamın getirdiği özgürlük ve doğayla iç içe olmanın verdiği huzuru anlatırken, köy hayatının sağlık açısından da büyük avantajlar sunduğunu vurguluyor.

Kuru, "Köyde hayat daha sağlıklı ve doğal. İstanbul’da sürekli bir koşuşturma ve gürültü vardı, burada ise doğayla baş başayım. Koyunların bakımı zorlayıcı olabilir ama aynı zamanda çok da bereketli hayvanlar. Sütünden, yününden ve kuzularından geçim sağlamak mümkün. Doğanın içinde olmak, hem fiziksel hem de ruhsal olarak iyi geliyor" diyerek, köyde yaşamanın kendisi için ne kadar doğru bir karar olduğunu dile getiriyor.

Şehir Hayatından Uzaklaşıp Köyüne Döndü, Koyun Yetiştiricisi Oldu (3)

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR GELECEK: TARIM VE HAYVANCILIKTA POTANSİYEL

Kütüphane Haftasında anlamlı etkinlik: Miniklere ekoloji atölyesi Kütüphane Haftasında anlamlı etkinlik: Miniklere ekoloji atölyesi

Zafer Kuru’nun koyunculukta elde ettiği başarı, sadece bireysel bir girişimcilik hikayesi değil, aynı zamanda Yozgat’ın tarım ve hayvancılık alanında sahip olduğu potansiyelin de bir göstergesi. Kuru’nun üç yıl gibi kısa bir sürede koyun sayısını üç katına çıkarması, kırsal alanda tarım ve hayvancılığın doğru şekilde yapıldığında ne denli verimli olabileceğini kanıtlıyor. Kuru, İstanbul’dan Yozgat’a dönüş yaparak, büyük şehrin kaosundan uzaklaşıp kırsal yaşamın sunduğu fırsatları değerlendirenlerin başarıya ulaşabileceğini gözler önüne seriyor.

Şehir Hayatından Uzaklaşıp Köyüne Döndü, Koyun Yetiştiricisi Oldu (1)

Zafer Kuru’nun hikayesi, büyük şehirlerden uzaklaşıp daha sade ve doğal bir yaşam arayanlar için ilham verici bir örnek. Koyunculuğa olan ilgisi ve azmi sayesinde, Kuru, Yozgat’ta yeni bir yaşam kurmuş ve kırsal hayatın getirdiği fırsatları en iyi şekilde değerlendirmiş durumda. Hem kendisi hem de ailesi için sürdürülebilir bir gelir kaynağı oluşturan Kuru, aynı zamanda Yozgat’ın tarım ve hayvancılık potansiyelini de gözler önüne seriyor.

Bu başarı hikayesi, büyük şehirlerin kargaşasından kaçıp daha doğal ve huzurlu bir hayat arayan girişimciler için yol gösterici bir nitelik taşıyor. Tarım ve hayvancılık, doğru yapıldığında yalnızca bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda sağlıklı, huzurlu ve sürdürülebilir bir yaşam modeli sunuyor. Zafer Kuru’nun köyde elde ettiği başarı, kırsalda yaşamın getirdiği fırsatları en iyi şekilde değerlendirenlerin, büyük bir dönüşüm yaşayabileceğini gösteriyor.

Kaynak: İHA