Yılın sonuna yaklaşırken, ülkemizde milyonlarca çalışan, emekli ve diğer maaşlı çalışanlar asgari ücret görüşmelerini merakla bekliyor. Sadece bireysel ekonomiyi değil, aynı zamanda yerel seçimler öncesinde siyasi partilerin güç dengelerini etkileyen kritik bir gündem oluşturuyor.
Gelinen noktada, asgari ücretle geçimin zor olduğu iller için daha yüksek bir ücret talebi dile getiriliyor ve bu politikanın sosyo-ekonomik farkları daha da derinleştirebileceği konusunda eleştiriler öne çıkıyor.
Hem çalışanlar hem işverenler hem de devlet, asgari ücret artışının yaratacağı ekonomik etkileri değerlendirirken kendi çıkarlarını koruma amacında. Ekonomi yönetimi ise ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini dengeleme çabasında. Ancak, Türkiye'deki geçim koşullarının zorluğu ve kasım ayı verilerine göre yoksulluk sınırının 15 bin 648 TL olması, asgari ücretin belirlenmesinde zorlu bir süreci işaret ediyor.
Vatandaşların beklentisi ise büyük. Asgari ücretin 2024 yılında ikinci kez zamlanmayacağının açıklanmasının ardından gözler, yakın zamanda başlayan görüşmelere çevrildi. Bazı kulis bilgilerine göre, asgari ücretin 17 bin TL'lere çekilebileceği konuşulsa da, malum bütçe şartları ve ekonomik dengeler, daha fazla artışın mümkün olamayacağını gösteriyor.
