Ekim ayı açlık sınırının 13 bin 684, yoksulluk sınırının ise 44 bin 573 lira olduğuna dikkat çeken Taşkın, “TÜİK, ekim ayı enflasyonunu yüzde 3 bin 43 olarak açıklarken, yıllık bazda enflasyonu yüzde 61 bin 36 olarak gösteriyor! Dar ve sabit gelirli memur ve memur emeklileri pazara gidemezken, markete girip alışveriş yapamazken enflasyonun düşük gösterilme çabaları düşündürücüdür! Merkez Bankası, yılın son enflasyon raporunda 2023 yılı enflasyonunu revize ederek yüzde 65’e çıkardı. Bu bile TÜİK’in açıkladığı enflasyonu doğrulamıyor” dedi.
Maaş artışlarının enflasyonun gerisinde kaldığını, reel olarak bir artış yaşanmadığını belirten Taşkın, enflasyon farklarının maaş zammı gibi kamuoyuna sunularak maaşlarda ciddi bir artış yapılıyor gibi gösterilmeye çalışıldığının altını çizerek şu ifadelere yer verdi: “Memur ve memur emeklileri yoksullaşırken, bunların hakkını araması gereken yetkili sendika siyasetin gölgesinde hormonlu büyümeye devam ediyor! Memur ve memur emeklilerinin maaşları eridi ve ne yazık ki reel kayıplarını kimse görmek ve anlamak istemiyor! Yüksek enflasyon karşısında açlık ve yoksulluk sınırı artarken, yaşam mücadelesinden yorulmuş, tükenmiş ve yoksullaşmış olan dar ve sabit gelirli memurun halinden anlayacak, sorunlarına çözüm üretecek, elinden tutacak kimse kalmadı! Memurun ekonomik olarak güçlendirilmesi ve içinde bulunduğu ekonomik çöküntüden kurtarılması gerekiyor. Bunun için eşel mobil sistemine geçilmesini istiyoruz. Her zaman ifade ettiğimiz gibi vergide adaletin sağlanması şart. Vergi diliminin yükseltilmesi ve vergi oranının yüzde 15’te sabitlenmesi gereklidir. Enflasyon nedeniyle reel kayıplarını telafi edecek bir maaş zammı verilmelidir.”
