“Yazmak; yazabilmek, kendini, duygu ve düşüncelerini yazıyla ifade etmek, bunları kelimeleştirmek, kelime seçmek, kelimeleri cümleleştirmek günümüzde o kadar zorlaştı ki anlatamam.
Ya da  en azından ben böyle düşünenlerdenim.
Konuşmayı bile bir kenara bıraktığımız, iletişimimizi, haberleşmeyi, kısa sözcüklerle, pratikte ürettiğimiz ve birçoğu yabancı olan kelimelerle gerçekleştirdiğimiz, duygularımızı, tepkilerimizi, bilgisayar veya cep telefonu kullanan herkesin bildiği gülen surat, ağlayan surat diye ifade edilen karakterler ile sağladığımız bir çağda inanın yazmak insanı korkutuyor.
Bir o kadar da zor geliyor…”
***
Yukarıdaki ifadeler benim bu gazetede ilk yazdığım yazımın giriş bölümünden bir alıntıdır.
Üç yıl evvel gazeteden ekmek sarılan kalın bir gazete kağıdı almış ve bunun üzerine yazmıştım ilk yazımı.
Daha doğrusu yazı yazmaya çalışmıştım, halende yazmaya çalışıyorum.
Bedri Rahmi’yi hemen hemen herkes bilir ve tanır.
Özellikle ‘Türküler Dolusu’ adlı şiirini herkesin duymuşluğu vardır.
‘Şairim 
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası 
Ayak seslerinden tanırım 
Ne zaman bir köy türküsü duysam 
Şairliğimden utanırım ‘
***
İşte bende Bedri Rahmi kadar yazar ve şair olmasam da dün onun gibi yazarlığımdan utandım kendimce.
Sarıkaya’nın Hisarbey Köyü Hüseyin Demir İlkokulu öğrencilerinin çıkardıkları hikâye kitabını gördüm.
Ne büyük bir başarı, onur ve gurur değil mi?
Kolejlerde, özel okullarda okuyan arkadaşlarına örnek olacak bir çalışma.
Daha üçüncü sınıf öğrencisi onlar ama birinci sınıfta  okumayı, ikinci sınıfta yazmayı, üçüncü sınıfta ise yazar olmayı öğrenmişler.
Hani rahmetli Barış Manço ‘Adam olacak çocuklar’ diyordu ya, bizim Hisarbey’in çocukları çoktan büyümüş ve şimdiden abi ve abla olmuşlar.
Yüreklerini, gönüllerini ve ufuklarını o kadar büyütmüşler ki hayal gücünün zirvesi olan hikaye türünden eser kaleme almışlar.
***
Hisarbey’in güçlü kalemi bu miniklere bu heyecanı, kabiliyeti ve istikameti hazırlayan o idealist öğretmenleri de ayrıca tebrik etmemiz lazım.
İsteyince şartlar ve imkanlar ne olursa olsun nasıl sağlam, ahlaklı, güçlü ve donanımlı bir nesil yetişiyor bunu göstermiş oldular.
İki tane dünya klasiği dahi okumadan üniversite bitiren bir neslin arasından hikâye yazanını bulmak, hele hele onlarında Yozgat’tan çıkması bence ayrı bir gurur ve güzelliktir.
Elinize sağlık çocuklar.
Yüreğinize sağlık.
Kaleminize sağlık.
Okumaya ve yazmaya hep devam edin.
Selametle.