Darbe Kalkışması’nın yaşandığı gece destansı mücadele veren milletin kahraman evlatlarından biri Ankara’da teknik ressam olarak görev yapan 27 yaşındaki Yozgatlı Muammer Erkaya. O karanlık gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile hiç düşünmeden sokağa çıkan Erkaya, önce Genel Kurmay Başkanlığı’nın bahçesinde daha sonra helikopterlerden üzerine yağan yağmur gibi yağan kurşunlara karşı canını siper ederken yaralanarak, gazi oldu. 

CUMHURBAŞKANIMIZIN ÇAĞRISI İLE ÇIKTIM

Erkaya, Kızılay’a yakın bir mahallede bulunan evinde otururken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısını telefondan öğrenir öğrenmez üç arkadaşı ile birlikte hiç düşünmeden sokağa çıktı.  
Karşısına çıkan 6 tankı kışlasına götürmek için sokakta mücadele eden Erkaya; 

“Kızılay’a gittiğimizde 6 tane tank gördüm. Tankları nasıl kışlaya götürebiliriz diye düşünüyorduk. Elimizdeki pet şişe, taşlarla egzozunu kapatıp duam içine gitsin, askerler dışına çıksın biz de tekrardan götürelim diye düşündük. Başarılı da olduk. Üstünü kapattık, bağladık. Kimimiz tankın üstüne çıktık Genel Kurmay Başkanlığının önüne gittik, kimimiz arkasından takip ettik” dedi. 

BENİ VURMAYAN ASKERİ, KOMUTANI VURDU

Genel Kurmay’ın bahçesine geldiklerinde birkaç metre ötesinde mevzilenen askerlerin üzerlerine silahlarını doğrulttuğunu belirten Muammer Erkaya, vur emrine uymayan askeri gözlerin önünde komutanın vurduğunu söyledi.

O anların hala gözlerinin önünden gitmediğini söyleyen Erkaya, yaşadıklarını şöyle anlattı: 

“Genel Kurmay’ın bahçesinde karşımıza askerler çıktı, kimisi mevzilenmiş, kimisi bir-iki metre uzaklıkta. Bize silah doğrultular. Başlarındaki komutan herkesi vurabilirsiniz dedi. Silahı bana doğrultan asker ‘Ben yapamam komutanım’ dedi. ‘Sen yapamazsan ben seni vururum’ diyerek o askeri vurdu. Silah sesi ile herkes kendini dışarıya attı. Ben o sıra vurulmuşum, hiç hissetmedim vurulduğumu” dedi. 

İNSANLARI SÜRÜKLEYİP KÖPRÜDEN ATTILAR

Genel Kurmay’daki çatışmaların ardından köprüye geldiğini ifade eden Erkaya, namlusunun ucuna polis aracını takan bir tankın insanları köprüden aşağıya döke döke ilerlediğini söyledi. 

Üzerine gelen tankın karşısında artık son anlarını yaşadığını düşünerek kelimeyi şahadet getirdiğini kaydeden Erkaya; “O sıra köprünün yanına geldiğimde tank namlusunu polis aracına geçirmiş insanları köprüden aşağıya döke döke geliyordu. ‘Orada öldüm dedim, kurtuluşum yok’ dedim. Kelimeyi şahadet getireyim dedim. Gözümü kapattım kelimeyi şahadet getirdim. İnsanlar köprüden aşağıya düşmüştü. Oradan da kurtuldum. Karşıya koşayım dedim, o sırada meclise bir bomba attılar. Meclise bomba düştüğünde bir metre havaya uçtuk, yere düştüm. Baktım burnum kanıyor. Burnum kanadığında ayağa kalktım, o sırada helikopter taramaya başladığında ses, görüntü her şey gitti. Kendim yerdeydim. Çığlık sesleri, atış sesleri vardı. Gözümü kapattığımda kendimde olmuyordum ve o sırada namaz kılıyordum, oruç tutuyordum, Allah’a dua ediyordum” dedi. 

BENİ BIRAKIN DAHA AĞIRLARI GÖTÜRÜN DEDİM

“Sırtımdan üç kurşun yemişim, şaramplen parçası boğazıma ve vücudumun pek çok yerine saplanmış ama inanır mısınız hiç acı hissetmedim” diyen Erkaya, hiç tanımadığı bir kişinin yanına gelerek kendisini hastaneye götürdüğünü söyledi. 

Erkaya, o anları şöyle anlattı: 

“Ben sırtımdan üç kurşun yedim. Ayrıca şaramplen parçası boynuma, gözümün kenarına gelmiş. Sağımda, solumda küçük parçalar var. Kendime geldiğimde kaçan kişilerden bir tanesi yanıma geldiğinde ‘yoldasınız abi’ dedi, ‘Ne olur sürünün, tank geliyor üstünüzden geçebilir’ dedi. Bir metre süründüm, sonra yanımdan tank geçti. Tanktan sonra yanıma biri geldi ‘Seni almam lazım’ dedi. ‘Benim durumum iyi, nefes alabiliyorum, durumu kötü olan insanlar varsa onları al götür’ dedim. O da bana ‘Abi senin kafan yok, vücudun parçalanmış, seni almak zorundayım’ dedi. O sırada beni kaldırdılar iki üç kişi, sivil araca koydular. Koyduktan sonra en son çocuk sürekli olarak ‘Abi konuş benimle, ne olursun kendinde ol’ diyordu. Ben de konuşmaya çalıştım ama olmadı sadece kelimeyi şahadet getireyim dedim gözümü kapatırken dedim. Kelimeyi şahadet getirdim, sonra gözümü kapattım. 15 Temmuz’da kapattığım gözümü 21 Temmuz’da açtım. 
Hiç canım acımadı, canım acımış olsaydı orada başkasını kurtarın demezdim, alın beni götürün derdim. Hiç canım acımadı, hatta gülümsüyordum diyebilirdim. Beni götürenlerin hiç yüzünü görmedim. Keşke görebilsem Allah razı olsun deyip teşekkür edeceğim ama tanımıyorum.”

KİMİ İNSANLARA KİMİ DE HAVAYA ATEŞ EDİYORDU

Muammer Erkaya, darbe gecesi askerlerin havaya ve insanların üzerine ateş ettiğini söyledi. 
Erkaya, şunları söyledi: “O gece askerlerden kimi havaya ateş ediyor, kimi insanların üstüne ateş ediyor, kimi yaralıları taşıyordu. Genel Kurmay’dan içeri girdiğimizde kimi havaya ateş etti kimi insanların üzerine ateş etti. Tabi acıması duygusu olan er ‘Ben yapamam komutanım’ dedi. Yapmış olsaydı ben orada şehit olmuş olabilirdim. Ama benim yerime o vuruldu. Başındaki komutan onu vurdu. O da şehit oldu mu olmadı bilmiyorum.
Bu vatan bizim, böldürmeye de hiç niyetimiz yok. Ölmeye de niyetimiz yok. Öldürmeyen Allah öldürmedi. Şuanda şükürler olsun çok iyiyim. Yine gidebilirim, ayağa kalkabilirim. Biz Türk milletiyiz sonuçta. Bütün dünya olsun bizi yıkmaya kimsenin gücü yetmez.”

VATAN İÇİN CANIMIZ FEDA

Oğlunun yaralandığı haberini darbeden bir gün sonra aldığını söyleyen Baba Hacı Erkaya; “Gururluyuz, yine olsun yine aynı mücadeleyi veririz. Bizim için başımıza gelenler bir gurur, mutluluktur” dedi. 
Oğlunun yaralandığı haberini alır almaz Yozgat’tan Ankara’ya gittiğini söyleyen Erkaya; 

“Biz Yozgat’tan Ankara’ya gittik. Vardık ki Hacettepe Hastanesi’nin önü ana-baba günü, kıyamet günü böyle olmaz. Öyle bir ortam vardı. Zor da olsa oğlumun yanına gittik ama görmenin imkanı yok ameliyata girmiş. Ameliyattan çıktıktan sonra doktoru dedi ki ‘Şaramplen boğazından girmiş, çarpar çarpmaz soluk borusunu arkaya götürmüş’ dedi. Boynunda riskli parçası var alamadık dedi. 6 ay sonra alırız dedi. Koltuk altından üç tane kurşun girmiş akciğere kadar. 
En büyük mutluluğu, en güzel günleri yaşadık. Ama çok şükür vatanımızı kurtardık, milletimizi, bayrağımızı, devletimizi en azından koruduk. Yine olsa yine çıkarız ailecek. Çoluk çocuk cümmür cemaat. Vatan için, millet için, bayrak için canımız feda. Her zaman vatan için ölmeye, kalmaya hazırız” dedi. 

ANNE ERKAYA: “ALLAH MİLLETİMİZE GÜÇ KUVEET VERSİN”

Oğlu ile gurur duyduğunu söyleyen Anne Halime Erkaya da duygularını şu sözlerle ifade etti: 
“Allah’ım vatanımıza, milletimize, güç kuvvet versin. Bayrağımızı yere düşürmesin. Allah hainlerin gözlerini kör etsin. Koçumla, aslanımla gurur duyuyorum, yiğidimden, kınalı kuzumdan, yavrumdan. Allah cümlesininkini esirgesin.”

Editör: TE Bilişim